Mesleğe ne zaman başladınız?

1997 yılında amatör olarak başladım. 2001’de ilk stüdyomu ‘’Dragon Fly’’ adı altında Eskişehir’de açtım.

Bu mesleğe bakış açınız ne?

Dövmeyi sanat olarak gördüğüm için yapıyorum. Güzel sanatlar akademisinde öğrenciyken tual yerine başka neye resim yapabilirim diye düşünüyordum. Bu sanatı öğrendikten sonra resimlerimi insanların üzerlerinde taşımasını tercih ettim.

Sence mesleğin olmazsa olmazları nelerdir?

Öncelikle yapacağım dövmeyi beğenmem gerek, bir kere yaptığım bir dövmeyi bir başkasına kesinlikle yapmıyorum. İnsanlara dövmeyi özel olarak çizdirip yaptırmalarını öneriyorum ve genelde kişiye özel tasarım yapıyorum.

İnsanların dövmeye bakış açısını nasıl değerlendiriyorsun?

Dövme görsel bir şey olduğu için yaptıracak olan kişinin belli bir kültür birikimine sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de bu kültürün yeterince yer etmediğini düşünüyorum. Dövmeyi insan derisine işlenmiş resim olarak görüyorum.

Bu mesleğe başlarken ne gibi zorluklarla karşılaştın?

O yıllarda dövme malzemesi edinmemiz çok zordu. Bugün olduğu kadar dövme yaygın değildi ve Türkiye’de çok az dövmeci vardı. Yardımcı olan kimse yoktu. Eskişehir’de halkın bana bakışı olumlu değildi. Okulda hocalar tarafından eleştirildim. Bence bugün bile dövmecilerin orjinal malzemelere ulaşmasının zor olduğunu ve hala Türk toplumunun büyük bir kesiminin dövmeye karşı olduğunu düşünüyorum.

Sana karşı yapılmış olumsuz bir eleştiri ile karşılaştın mı hiç?

Evet, herkes gibi ben de değişik eleştirilerle karşılaştım. Genel olarak toplumda kabul görmekle ilgili olan eleştiriler aldım diyebilirim.

Son olarak mesleğe yeni başlamış veya başlamayı düşünen insanlara bir mesajın var mı?

Öncelikli olarak çizim öğrensinler, kendilerini yeterince geliştirmeden kimseye dövme yapmasınlar ve son olarak orijinal malzeme kullansınlar.